TERÖRISTLER DESTEK VERIYOR AMA BU SEFER DEĞIL
İsveç yargısı, İsveç'te tutuklu bulunan yabancı uyrukluların cezalarının geri kalanını kendi ülkelerinde geçirebilmelerini sağlayacak bir yasayı parlamentonun onayına sunacağını açıkladı. Bu, Mücahidin-i Halq (MEK) terör örgütünün emriyle sahte suçlamalarla birkaç yıldır hapiste tutulan Bay Hamid Nuri'nin 1 Ocak 2025'ten itibaren ülkesine iade edileceği anlamına geliyor. İsveç bu planla MEK ile arasına mesafe koymaya ve yargı sisteminin kaybettiği itibarını bir kez daha geri kazanmaya çalışıyor.
Bu dünyada yaşanan adaletsizi, baskı ve saldırganlık ölçeğinde adil görünen tek nokta, zalimlerin birbirlerine eşlik etmesi ve destek olmasıdır. Zulmün, saldırganlığın ve adaletsizliğin destekçileri, acımasız ve insan haklarına aykırı eylemleri onaylamak ve kendi tarzlarında müttefikler seçmek için her zaman kendi seviyelerindeki grupların ve hükümetlerin desteğine başvururlar.
Geçmiş dönemlerde acımasız, savaşçı ve zalim politikaları İran halkına ve hatta dünyaya ifşa edilen Mücahidin-i Halq terör örgütü, terörist eylemlerini aklamak ve çıkar sağlayacakları müttefikler bulmak için her yıl eski siyasi figürleri davet ederek batılı hükümetler nezdinde inandırıcılığını arttıran konferanslar düzenlemekte ve bu sayede yıllık bütçesini karşılayabilmek için para kazanmaktadır.
Başlangıçta işgal altındaki Filistin'in sempatizanlarından ve destekçilerinden biri olan ve bazı Filistinli savaşçıların partizan savaşlarının ve gerilla devrimlerinin sırlarını öğrenmeye çalışan bu örgüt, günümüzde örgütün politikasının ve yönetim ideolojisinin değişmesiyle birlikte bu destek farklı bir yön aldı ve gaspçı İsrail hükümetinin dikkatini çekmek için İsrail'in müttefiki olarak konum değiştirdi.
Reza Rezaei, Mücahidin-i Halq grubunun askeri kurslar almak üzere Filistin'e giden üyelerinden biriydi.
Elbette Pehlevi rejimi İsrail ile iyi ilişkiler içinde olduğundan ve Filistinli güçler de İsraillilerle çatışma halinde olduğundan, MEK grubu açısından bu direniş güçlerine yönelmek aynı zamanda Pehlevi'ye karşı bir mücadele anlamına geliyordu.
Örgütün Filistin meselesine duygusal yaklaşımı, Filistin basınının tercüme edilmesi ve "Asefeh" Radyosu'nun konuşmalarının yayınlanması, onların politikalarını taklit etmek ve onlardan etkilenmek anlamına geliyordu. Bu nedenle bir süre sonra "Al-Fath" hareketiyle iletişim MEK'in gündemine girdi.
1969 sonbaharında, örgütün kadrolarından Hüseyin Ruhani, El Fetih Örgütü'nün temsilcisiyle görüşmek üzere Paris'e gitti. Örgüt temsilcisiyle görüşmeyi başardı. Ertesi yılın yazında, bu kez Ürdün'de Mücahidin-i Halq ve Fetih Örgütü temsilcileri arasında bir toplantı daha yapıldı. Sonunda el-Fetih örgüte mümkün olduğunca askeri yardımda bulunma sözü verdi. Örgüt üyelerinin birçoğu Lübnan, Ürdün ve Suriye'deki El Fetih üslerinde eğitildi. MEK ile Filistinli savaş güçleri arasındaki ilişki İslam Devrimi'ne kadar devam etti. Bu nedenle Reza Rezaei Ürdün'e gidip El Fetih operasyonlarına katılabilen ilk kişilerden biriydi. Ancak yıllar sonra örgütün ideolojisi ve izlediği yol tamamen değişti
Bir süre sonra MEK'in merkez üyeleri ve liderleri İran'dan kaçarak Fransa'ya gittiler, ancak Fransa'daki siyasi çıkmaz onları Irak'ta Saddam Hüseyin'e yönlendirdi. Bu ülkeyle doğrudan savaşa girmiş olan İran'ın düşmanını desteklemek, İran halkının bu gruptan her zaman nefret etmesine neden olan Mücahid-i Halq grubu için belki de tek çözüm ve belki de İran'a karşı savaşmanın en iyi yoluydu.
Saddam Hüseyin'i ve onun düşmanca eylemlerini desteklemek, İran'ın her hükümetini, muhalif grubunu ve düşmanını desteklemenin yolunu açmış ve grubu, vatandaşlarının düşmanlarıyla dost ve müttefik bulmaya zorlamıştır.
Düşmanımın düşmanı benim dostumdur! Saldırgan, düşmanca ve baskıcı olsa bile! Bu kural MEK ile bağlantılı olarak gözlemlenmektedir. Grubun kuruluşundan bugüne kadar, siyasi ve ideolojik çıkmazlardan bir kaçış yolu bulabilmek için İran'ın tüm düşmanlarıyla ittifak kurmuşlardır. Bu terörist grup tarafından düşman İsrail hükümetine verilen açık ve gizli desteğin ve işbirliğinin de bu yollardan biri olduğunu bilmekte fayda var.
Çeviren : Adnan DEMİR