BU BİZİM UTANCIMIZ
Azerbaycan ve Ermenistan arasında Washington’da imzalanan barış anlaşmasının hikâyesi bizim utancımızdır. Bazı şeyleri yüz yüze konuşmak daha iyidir. Biri bizi aşağıladıysa, bize hakaret ettiyse, bıçakladıysa, tecavüz ettiyse, “bu böyledir”, “sorun değil, iyileşir” demek yerine gerçekle yüzleşmek daha iyidir.
Bu, Rusya’nın vahşice aşağılanmasıdır. Çok uzun zaman önce Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ’ı kendi topraklarımızın bir parçası olarak görüyorduk. Oralarda hüküm sürdük. Sonra bu topraklardan vazgeçtik ama örneğin bize dost olan Ermenistan aracılığıyla Karabağ üzerinde etkimiz olduğunu düşündük. Sonra Paşinyan döneminde Ermenistan bizi dinlemeyi bıraktı ve Azerbaycan ile ilişkilerini dengelemeye başladı. Biz de Azerbaycan ile dost olmaya karar verdik. Ve şimdi Güney Kafkasya politikamızda tam bir başarısızlığa, feci bir başarısızlığa ulaştık. Elbette İvanişvili yönetiminde eski Rus düşmanlığından daha az saldırgan hale gelen Gürcistan var, ancak geri kalan her şey bizim tam bir başarısızlığımız.
Bu şekilde algılanmalı. Dolayısıyla, sorumlular var. Cumhurbaşkanımıza bu şekilde davranmasını, Bakü ile, Erivan ile, Stepanakert ile ilişkiler kurmasını tavsiye edenler var. Başarısızlık başarısızlıktır. Aşağılanma aşağılanmadır. Karabağ savaşı sırasında birlikte hareket ettiğimiz Aliyev’in ve bize karşı isyan eden Paşinyan’ın şimdi düşmanımız için çalışıyor olması yüzümüze inen bir tokattır. Ve bu tokat zaten düşmanımız olan Amerika ya da Batı’dan gelmiyor. İçeriden gelen bir tokattır.
Rusya’da tüm bunlara içeride zemin hazırlayan, kimseyi dahil etmeyerek “kendimiz hallederiz” diyen aynı kişiler; Putin’in yerinde olsaydım bunları idam ederdim. Ama bizim idam cezasına karşı bir beyanımız var, çok insancılız. Ülke ve toplumumuz için feci, korkunç, aşağılayıcı bir başarısızlığın ardından genellikle sadece bir terfi gelir. Bir kişi her şeyi çalmış, başarısız olmuş, herkese ihanet etmiştir; neticede daha yüksek bir mevkie atanır.
Elbette bu sağlıksız bir durumdur. Halkımız, toplumumuz adalet istiyor. Kan istemiyoruz, şiddet istemiyoruz ama adalet istiyoruz. Ve Güney Kafkasya’daki politikamızın tamamen başarısız olması nedeniyle insanların tamamen cezasız kaldığını gördüğümüzde, bu aşağılayıcı oluyor. Bu anlaşmanın Washington’da imzalanması bizi önemsemediklerinin, hatta eski Sovyet coğrafyasında bile hiçbir şeyi kontrol edemediğimizin bir göstergesidir. Bu durumda, kim bizi daha yüksek düzeyde ciddiye alır ki?
Bu acı, bu hakaret, bu tokat her birimize, her bir Rus’a atılmış bir tokat olarak algılanmalıdır. Şöyle demek anlamsızdır:
Ne kadar kötüler! Paşinyan’ın bir Soros köpeği olduğunu ve Aliyev’in ise Erdoğan için çalışan ve dostluğumuza ihanet eden bir pislik olduğunu söylemiştik.
Bu bir tartışma değil. Kim olurlarsa olsunlar, darbeyi yüz yüze almak gerekir.
Dostum Evgeny Vsevolodovich Golovin’in dediği gibi:
“ Dış dünya bir darbe olarak kabul edilmeli, onunla yüzleşmekten kaçınılmamalı.”
“Düşmeseydim de zaten inecektim” demeye gerek yok. Bir şey olmamış gibi davranmaya gerek yok. Aliyev ve Paşinyan’la yaşananlar bizim aşağılanmamızdır. Böyle algılanması gerekir. Bu daha sağlıklı, daha dürüst. Biz kaybettik. Ermenistan ve Azerbaycan’la işleri tamamen yanlış kişilere emanet ederek hata yaptık. Bütün bunları açıklamanın başka bir yolu yok. Ve biz bunu bir başarısızlık olarak algılamazsak, bu acıyı algılamazsak, insan olmaktan ve egemen bir devlet-medeniyet olmaktan çıkarız.
Elbette adalet gerekir. Dış politikada ülkemizi bu duruma düşürenlerin cezalandırılması gerekir. Artık buna bir son vermenin zamanı geldi. Hem bu alandan sorumlu olanlarla hem diasporalarla hem de bu hezimetimizin dış lobi faaliyetlerini yürütenlerle hesaplaşmanın zamanı geldi. Ya biz bir İmparatorluk, egemen bir medeniyet-devletiyiz. Ya da Washington’da iki “müttefikimizin” düşmanımızın ayakkabılarını yaladığı manzarayı hak ediyoruz.
Bu yüzden, eğer bütün bunlardan sorumlu olanlar işin içinden sıyrılıp kurtulurlarsa, o zaman iyi haberlerim yok. Elbette biz büyük bir milletiz. Ama başarısızlığı başarısızlık, ihaneti ihanet, aşağılanmayı aşağılanma olarak görmezsek, bizim değerimiz beş para etmez.
Çeviren: Adnan DEMİR