GRECE: Karşı Hegemonya Kutbu ve Emek ile Entelektüel Pakt
Onları kendi zamanlarının entelektüel manzarası içinde incelersek, Yeni Sağ gerçekten de benzersizliği, herhangi bir önyargıdan yoksunluğu ve hem sol hem de sağ hareketlerden kopuşu ile ayırt edilir. İtalyan filozof Antonio Gramsci'nin terminolojisini kullanırsak (1), GRECE'nin entelektüeller topluluğu bir karşı-hegemonya kutbu yaratmayı üstlenmiş ve bunu yaparken de Sermaye'ye karşı Emek ile tarihi bir anlaşma yapmıştır.
Gramsci'nin doktrini, ekonomik süreçlerin siyasi süreçler üzerindeki mutlak belirleyiciliğini reddederek klasik Marksizmden ayrılması bakımından ilgi çekicidir. Gramsci'ye göre kültür (sivil toplum ve entelektüellerin alanı) siyaset üzerinde üretim güçleri ya da araçlarından daha büyük ve daha somut bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla devrimler, temel dengelerdeki değiĢiklikler yoluyla değil, kültür alanı yoluyla gerçekleĢir. Gramsci “geleneksel” (ya da “konvansiyonel”) entelektüeller (statükoyu meşrulaştıran ve hegemonya kurallarını kabul edenler) ile organik entelektüeller arasında bir ayrım yapmıştır. Bu sonuncular bilinçli bir Ģekilde ya ĠĢçi ile (ĠĢçilerin tarafını tutarlar) ya da Sermaye ile (burjuva sisteminin savunucuları ve burjuva bilincinin taĢıyıcıları olurlar, ancak ekonomik anlamda hangi sınıfa ait oldukları önemli değildir) bir anlaĢma yaparlar. Entelektüellerin hegemonya ile ilişkisi bu pakt aracılığıyla tanımlanır. Organik entelektüel, hegemonyanın tarafını tutarken sermayeye bağlılık yemini eder; hegemonyayı reddedip İşçi Partisi'ni seçtiğinde ise hegemonyanın mezar kazıcısı ve devrim için hayati bir güç kaynağı haline gelir.
Gramsci'nin fikirlerini dikkatle inceleyen (1981'de “sağdan Gramscicilik” konulu bir kongre düzenlediler) Nouvelle Droite, İşçi Partisi ile Anti-Capital arasında entelektüel bir anlaşma imzaladı. Emeğin dar, tipik Marksist materyalist yorumunu eleştiren Yeni Sağ, Emeğin özünü yeniden kavramsallaştırdı ve böylece yalnızca materyalist bir olguyu varoluşsal bir kategoriye dönüştürdü. Emek, taşıyıcısı olan İşçi (Jünger'in Der Arbeiter'i) ile birlikte, burjuvaziye karşı olması bakımından manevi bir anlama sahiptir:
- her türlü içerikten yoksun ve her türlü niceliğe uygulanabilir, kendine yeterli bir biçim olarak akılcılık, bireycilik ve bireysel “özgürlük” kültünü diken burjuva “mekanik ölüm” alanına karşıdır;
- tam bir seferberlik halindedir, bir “kahramanca gerçekçilik” halindedir;
- ekonomik olarak belirlenmiş bir şey değildir ve bu nedenle “proletarya ”dan farklıdır.
Emeğin yanında duran entelektüel, İşçi olur ve burjuvaya karşı savaşa girer. O bir karşı-hegemonya savaşçısıdır. Jünger'e göre, çatışma, savaş ve ilkel, elemental güç hali ilahi olanın bir tezahürüdür. Jünger şöyle yazar: “Tanrılar kendilerini elementalde, parlayan göklerde, gök gürültüsü ve şimşekte, alevin tüketmediği yanan çalıda göstermeyi severler.”(2)
Sermaye ve onun burjuva hizmetkârları için temel değer güvenliktir ve hegemonya bunun için tüketim toplumunun gelişimini teşvik etmeye ve güçlendirmeye çalışır. Jünger, çalışmanın her zaman “anlaşılabilir” bir karaktere sahip olduğunu belirtir. Çalışma her şeyden önce tempo ve ritimdir: “Çalışma yumruğun, düşüncelerin, kalbin, gece ve gündüz yaşamının, bilimin, aşkın, sanatın, inancın, dinin, savaşın ritmidir; çalışma atomun salınımı ve yıldızları ve güneş sistemlerini hareket ettiren yerçekimidir.”(3) Jünger bunu açıklığa kavuşturur: “Ekonomik dünyanın yaşamı belirleyen, dolayısıyla kaderin bir gücü olarak yadsınması, onun varlığına değil, derecesine yönelik bir itirazdır."(4)
Dolayısıyla, ekonomi (taban) “mücadelenin daha yüksek yasasına” tabi kılınmalıdır ve İşçi, üretim güçlerinin ve ilişkilerinin dengesini değiştirmek için değil, hiyerarşinin tamamen değişmesi için hareket eder.
Daria Platonova Dugina'nın A Theory of Europe adlı kitabından alıntıdır.
(1). Antonio Gramsci (1891-1937), kültürel hegemonya ve entelektüellerin toplumdaki rolü üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan İtalyan Marksist filozof, gazeteci ve devrimcidir. Mussolini'nin yönetimi altında hapsedilen Gramsci, iktidar, ideoloji ve egemen sınıfların kontrollerini sürdürmelerini sağlayan kültürel araçlar hakkında etkili teoriler geliştirmiştir.
(2). Ernst Jünger, İşçi: Hakimiyet ve Biçim, çev. Bogdan Costea, ed. Laurence Paul Hemming (Evanston: Northwestern University Press, 2017), 32.
(3). A.g.e., 45.
(4). A.g.e., 18.
Çeviren Adnan DEMİR