KÜRESEL BİR MESAJ: RAISI'NIN CENAZE TÖRENI ÜZERINE DÜŞÜNMEK
Seyyid İbrahim Raisi'nin cenaze töreni, İran'da hem ulusal birliği hem de otantik İran kimliğini dünyaya gösteren önemli ve yüce bir olay olarak kabul edilmektedir. Ulusal ve uluslararası medyada geniş yer bulan bu tören sadece derin kolektif duyguları sergilemekle kalmamış, aynı zamanda Raisi'nin İran'ın yerel kültürünü ve manevi yönlerini vurgulamadaki etkisinin bir işareti olarak manevi ve kültürel akımlara yönelik akılcı ve stratejik bir yaklaşımı da temsil etmiştir.
Bu büyük buluşma, bir kişiye duyulan saygının ötesine geçerek, İran toplumuna yeni bir soluk getirmeyi amaçlayan unutulmuş bir ruhani rönesansın yeniden tanımlanmasını ve teyit edilmesini simgeledi. Raisi'nin cenaze töreni sadece ulusal bağlılığın bir göstergesi değil, aynı zamanda manevi uyanış ve ulusun temellerinin güçlendirilmesi için bir bildiriydi.
Bu törenin yerel medya tarafından canlı ve hassas bir şekilde yayınlanması, halkın geniş katılımını sergilemiş ve toplumsal bağlılığı ve ulusal uyanışı yansıtan olaylara ilişkin daha derin analiz ve içgörü sağlamıştır. Sosyal medya platformları da kişisel deneyimlerin ve bakış açılarının paylaşılmasını kolaylaştırarak, İran'ın kültürel ve sosyal temellerinin güçlendirilmesinde Raisi gibi figürlerin temel bileşenleri ve manevi rolleri hakkında toplumsal kavrayışı ve bilgiyi arttırdı.
Bununla birlikte, ana akım medyanın törenle ilgili yayınları dikkatle seçilmiş gibi göründü; yayınlarda yakın plan çekimler baskındı ve potansiyel olarak kalabalığın gerçek boyutunu küçümsedi. Birçok haberde “binlerce” katılımcıdan bahsedilirken, nüfus tahmin uzmanları törenlere milyonlarca kişinin katıldığını öne sürmektedir. CNN gibi bazı kanallar büyük kalabalığın bir kısmını göstermeyi başararak İran ulusunun dünyaya iletmeye çalıştığı mesaja bir bakış sağladı.
Şunu belirtmek gerekir ki 1979 İslam Devrimi'nden bu yana onlarca yıldır büyük medya kuruluşları ve platformları İran'ı olumsuz bir şekilde tasvir etmeye çalışmış, İran'ı genellikle istikrarsız, güvensiz, barbar ve acımasız bir diktatörlük sistemiyle yönetilen bir ülke olarak nitelendirmiştir. Bu önyargılı yayın, İran'ın imajını değerlendirme fırsatı sunan törenin daha geniş çaplı uluslararası kabulüyle tezat oluşturmaktadır. Batılı medya kuruluşları defalarca İran'ın yönetimini gayrimeşru bir “rejim” olarak nitelendirerek meşruiyetinin altını oymaya çalışmıştır -bu terim bir meşruiyet krizine işaret etmek için kullanılmaktadır. Bu şekilde Batı medyası İran yönetimini sıradan İranlılardan kopuk ve ulusu temsil etmeyen bir yapı olarak göstermeye çalışmıştır.
Oysa İran, otokratik yönetimlerin hakim olduğu bir bölgede, Orta Doğu'nun en büyük ve belki de en demokratik sistemi olmaya devam etmektedir. Etkinlik sadece ulusal birliğin bir göstergesi değil, aynı zamanda İran halkı tarafından desteklenen ortak ilişkileri ve değerleri yansıtmak için de bir fırsattı. Bu tür olaylara kapsamlı ve dengeli bir bakış açısı kazandırmak, İran ile uluslararası toplum arasında karşılıklı anlayışı teşvik etmek açısından büyük önem taşımaktadır. İran'ın tüm karmaşıklığını yansıtmayan anlatıları sürdürmek yerine, gerçek diyalog ve işbirliğini teşvik etmek için nüanslı bir yaklaşım gereklidir.
General Kasım Süleymani ve Cumhurbaşkanı Raisi'nin cenaze törenleri gibi siyasi-dini etkinliklere halkın yoğun katılımı olgusu önemli ve yadsınamaz bir gerçeğin altını çizmektedir: İran toplumunun gerçek doğası Batı medyasında ve akademik metinlerde genellikle yanlış yansıtılmaktadır. Sosyal ve siyaset bilimi yazarları, hükümet ile halk arasında derin bir uçurum olduğu iddialarına rağmen milyonlarca İranlının liderlerinin cenazelerine katılarak hükümet yetkilileri ve siyasi temsilcileri için nasıl derin bir yas tuttuğunu ele almalıdır.
Sözde İran uzmanlarının, kendi bakış açılarına göre sayıları milyonları bulan bu grubun İran halkının genelini değil, İran kültürüne ve yaşam tarzına karşıt değerleri savunan belirli ve sınırlı bir kesimi temsil ettiğini açıklamaları gerekmektedir. Çıplaklık ve utanmazlığın teşvik edilmesi de dahil olmak üzere bu değerler, materyalist ve hedonist ideallerin ön planda tutulduğu modern Batı kültüründen kaynaklanmaktadır. Bu değerler, sızdıkları toplumları, cinsiyet kimliğinin birincil odak noktası ve en sıcak tartışma konusu haline geldiği ölçüde çarpıtmıştır. Bu değerler, filmler, sosyal medya ve haber kaynakları gibi platformlar aracılığıyla yıllardır İran da dahil olmak üzere çeşitli toplumları etkisi altına almaktadır.
Seyyid Ebrahim Raisi'nin cenaze töreni İran'ın ulusal ruhunun ve halkının birliğinin derin bir teyidiydi. Tören, İran ulusunun bütünlüğünü, direncini ve stratejik ve manevi hedeflerine olan sarsılmaz bağlılığını ortaya koymuştur. İranlılar bu önemli etkinliğe katılarak liderlerine ve kültürel köklerine olan sarsılmaz bağlılıklarını göstermiş ve toplumlarını yanlış tanıtmaya çalışan anlatılara meydan okumuşlardır.
Raisi'nin cenaze töreninin uluslararası alanda geniş yankı bulması, Batı medyasında sıklıkla görülen tek taraflı tasvirlerin aksine, İran'ın dengeli bir şekilde anlaşılması ihtiyacının altını çizdi. Etkinlik, ulusun kolektif yas tutma kapasitesinin altını çizerek, siyasi bölünmeleri aşan derin bir kültürel ve manevi mirası yeniden teyit etti.
Sonuç olarak, Seyyid İbrahim Raisi'nin cenaze töreni bir ulusal yas anından daha fazlasıydı; İran halkının birliğinin, kararlılığının ve mazlum Filistin halkını desteklemek, İslamofobi ile mücadele etmek ve yeni sömürgecilik biçimlerini ve hegemonik politikaları reddetmek gibi kültürel kimliklerini ve manevi değerlerini korumaya adanmışlığının bir ilanıydı.
Türkçe çeviri : Adnan DEMİR