ROMANYA’DAKİ (HİLELİ) LİBERAL-KÜRESELCİ ZAFERDEN SONRA SIRADA NE VAR?
Muharebe kaybedildi ama siyasî savaş bitmedi.
Romanya’da liberal-küreselciler ile popülist-milliyetçiler arasındaki mücadele, Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinin ardından birincilerin lehine sonuçlandı; bunun öncesinde yetkililer Aralık ayı başındaki ilk turu tartışmalı bir şekilde, önde giden adayın Rusya destekli olduğu gerekçesiyle iptal etmişti. Nihayetinde Calin Georgescu‘nun tekrar aday olması yasaklandı ve bunun yerine, Goergescu, Mayıs ayının başlarındaki ilk tur tekrarında üstün gelen ancak ikinci turu kaybeden müttefiki George Simion’u atadı.
Simion, Moldova hükümetinin oradaki diasporayı kendisine karşı kışkırttığını ve diğer dost diasporalara kurulan sandıklarda yeterli oy pusulası bulunmadığını iddia etti. Bazıları da oy pusulalarının karıştırılması gibi geleneksel dolandırıcılıklardan da şüphelendi. Bu arada, Telegram kurucusu Pavel Durov, Fransız istihbarat şefinin muhafazakar Rumen hesaplarının yasaklanması talebini reddettiğini açıkladı ve böylece bu seçimdeki uluslararası müdahaleleri ifşa etti.
Aralık ayındaki ilk turun iptal edilmesinden önce, Ukrayna’ya herhangi bir konvansiyonel Avrupa müdahalesi için Romanya’nın bir fırlatma rampası olarak kullanılması plânları çerçevesinde, “Romanya Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin Sonucu ABD’nin Potansiyel Tırmanma Planlarını Bozabilir” değerlendirmesi yapılmıştı. Bu senaryo için en yüksek sesle çağrıda bulunan ülke olan Fransa’nın Romanya’da bir askerî üssü bulunuyor ve geçen yıl komşu Moldova ile bir savunma paktı imzaladı. Bu da Fransa’yı, eğer karar verilirse yakındaki Odessa’ya hızla bir hamle yapabilecek konuma getiriyor.
Bunu engellemenin tek yolu popülist-milliyetçilerin iktidara gelip ya Fransız birliklerini kovması ya da Ukrayna’da konvansiyonel askerî operasyonlar için Romanya topraklarını tek taraflı olarak kullanmalarını engelleyecek önlemlerin alınmasını sağlaması olurdu. Aynı şekilde, bu senaryonun uygulanabilirliğini sürdürmenin tek yolu popülist-milliyetçileri iktidardan uzak tutmaktır ki bu da Simion’ın iktidara gelmesine mani olmak için yapılan seçim sahtekârlıklarını izâha yeter. Dolayısıyla Pazar günkü seçimin önemi, Fransa saldırısını mümkün kılacak siyasî denklemi sağlamış olmasıdır.
Seçim yenilgisinde bir olumlu taraf varsa, popülist-milliyetçiler seçim sırasında destekçilerini daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde harekete geçirmiş olmalarından kısmî bir teselli bulabilirler ve sivil toplumun bu seferberliği liberal-küreselcilerin yolsuzluklarını ifşa etmek ve protestolar düzenlemek için kullanılabilir. Ayrıca, Fransa’nın Romanya’yı Ukrayna’ya müdahale etmek için bir fırlatma rampası olarak kullanması senaryosu ve bunun tehlikeli sonuçlar doğurabileceği hakkında azamî farkındalık oluşturmaya çalışabilirler.
Bu amaçla, daha fazla araştırmacı gazetecilik yapmak ve bulgularını son altı ayda kurdukları küresel dostlar ağı aracılığıyla yaymak kilit önem taşıyacaktır. ABD’deki ve Avrupa’daki popülist-milliyetçiler, liberal-küreselcilerin Georgescu’ya karşı işledikleri adaletsizliğe karşı öfkeliler, hatta Vance bile Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı’ndaki ünlü konuşmasında bundan bahsetti, bu yüzden Fransa Romanya’yı askerî fırlatma rampası olarak kullanmak için herhangi bir adım atarsa dünyayı bilgilendirmeleri için onlara güvenebilirler.
Liberal-küreselcilerin Romanya’daki (hileli) zaferinden sonra sırada bu var; yani popülist-milliyetçi hareketi, hileyle seçim kazananların Ukrayna’ya yönelik muhtemel Fransız askerî plânlarını ifşa etmek de dahil olmak üzere yaptıkları her şeyden sorumlu tutacak şekilde güçlendirmek. Muharebe kaybedildi ama siyasî savaş bitmedi ve Simion’un hileye rağmen ikinci turda gösterdiği etkileyici performans, popülist-milliyetçiliğin Romanya’da nihayet ana akım hâline geldiğini kanıtlıyor.